Turan

Yazar: Tarih: 19 Temmuz 2023

Yedinci doğumuydu ama çocukları dört taneydi. İkinci oğlundan sonraki çocukları yaşamaz olmuştu. Köyde herkes ileri geri konuşmaya başlamış duydukları onu da endişelendirir olmuştu. Kendi kendine söz verdi olur da tekrar hamile kalırsa o çocuğun ismi kız olsun erkek olsun ‘Duran’ -dursun ölmesin diye- yani ‘Turan’ olacaktı. Mevsimler üç kere daha tekrarlandı güz geldi kış bitti bahar geldi yaz bitti. Ve anladı ki tekrar hamile.

Devamı…

İnsan Denen Muamma 

Yazar: Tarih: 27 Ağustos 2022

Ne istediğini bilmeyen ya da istediğini hep olmayanda arayan beş harfli ama milyon hisli varlık. Bir sineği düşünün mesela, sineklik yapmaktan başka ne yapar ömrü boyunca? Süresi doluncaya kadar ya da kendinden kat be kat büyük ne olduğunu bilmediği bir cisim ona doksan km hızla çarpıncaya kadar. Daha aldığımız o ilk nefes ciğerimizi yaktığında elimize hayatı yaşama kılavuzu verilseydi keşke. Hiç değilse bir sinek kadar bilseydik hayatı, olduğumuz şey gibi yaşamayı. Ya da hayattan istememeyi, beklenti içinde olmamayı öğreten başka bir şeyler olabilseydi. Çünkü engin varlığımızla daracık dünya kalıbına sığmaya çalışmamız sadece yorucu ve hatta gülünç. Aslında şair hayatı çözmüş ve bizlere de bırakmıştı ipucunu ‘burası dünya, ne çok kıymetlendirdik, oysa bir tarla idi, ekip biçip gidecektik.’ 

Devamı…

Bugün Bayram Hüzün Doluyor İnsan

Yazar: Tarih: 9 Temmuz 2022

Evet evet yanlış okumadınız, neşeyle falan dolduğumuz yok, hüzünle doluyoruz.

Çünkü neşeyle dolduğumuz bayramlar geride kaldı. Çünkü neşeyle dolabilen çocuk yüreklerimizi yetişkinlerin dünyasına girerken rehin verdik. Bu rehinin karşılığındaysa her şeyi tüm çıplaklığıyla görebilen bir çift göz aldık. Artık yetişkiniz, mutlu değiliz, ama amacımıza ulaştık, başımızı göğe erdirdik!

Devamı…

Cennetten Çok Uzakta

Yazar: Tarih: 12 Haziran 2020

Oldum olası kendimi bir yere ait hissedemedim. Ama şunu iyi ki biliyorum: içine doğduğum şu ‘dünya’ dediğimiz yer pek de iyi bir yer değil. Kendini arayarak yaşayan –yaşamaya çalışan- köksüz, oradan oraya savrulan yapraklara dönmüş vaziyetteyiz. Çünkü nerede olduğumuzu bilmiyoruz –bulanlar ancak arayanlardır.- Kimine göre zevk-ü sefa yapma yeri, kimine göre bir amaç edinip o amaç için savaşma yeri kimine göreyse ‘işte geldik gidiyoruz’un telaşesi… 

Devamı…

Yabancılaşma Temayülü

Yazar: Tarih: 10 Haziran 2020

“Dünyanın genelinde son yıllarda yapılan bir kamu araştırmasına göre dünya nüfusu giderek tanrı inancını yitiriyor. On yıl önce dünyanın yüzde yetmiş beşi kendini dindar olarak tanımlarken bugün bu oran yüzde altmışın altına düşmüş durumda.” Diye başlayan bir yazı gördüm gazetede. Dünyevileşmek –sekülerizm- dediğimiz bu mefhumun azizliğine uğramayan kalmıyor. Tabii ilk sırayı içinde ‘en’ cevherini barındıran eşref-ül mahlukat çekiyor. En cevherini ifsada uğratarak bu dünyevileşmek belasını başlatıp ivme kazandırırken  en çok da kendi başını yiyor. Çevre desteğiyle birlikte içinde büyüttüğü yıkım dalgası kendini krize sürüklerken ötekiyle de bozuk bir ilişki tesis etmesine sebep oluyor. Görünen o ki dünyevileşmenin bizden götürdüklerinin başında tefekkür geliyor. Çağımızın bu külli şeytanı düşünce mahremiyetimize tecavüz ederek başlıyor bu işe. Fikriyatımızın muhtevasını kendi tasarrufuna aldıktan sonra, düşünme –düşünebilme- hürlüğümüze de el uzatıyor müstehcen bir şekilde. Akıl bir süreliğine de olsa tefekkür yetisini yerine getiremez olunca da nihayetinde o ve ona dair tüm melekelerimiz gayri ihtiyari elimizden gidiyor. İbn Haldun’un dediği gibi ‘İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine bir şey atmazsanız kendi kendini öğütmeye başlar.’ Peki ne zaman başlıyor bu düşünmeme süreci? Sadece anı düşünerek yaşadığımızda. Anın sonrasını, yarınını, hayatın tamamını ve de hayatın sonrasını düşünmeyerek… Hayat üzerine üretilen bir misyon olmadığından hayat sonrası veyahut hayat öncesiyle  zaten alakadar olmuyoruz. Etrafta gördüğümüz akıl –dolayısıyla taakkul-, fikir –dolayısıyla tefekkür- sahibi olması gereken insanlar yaşama amacını kaybetmiş, onları insan yapan melekelerinden bihaber varlıklara dönüşmüş vaziyetteler. Hayat ağacına fıtrat gereği tutunmayan, rüzgarın estiği yöne savrulan varlıklara… 

Devamı…