Gençliği ve Orta Yaş Kesimini İçine Çeken Çukur

Yazar: on 15 Haziran 2022

Yunus ERİK

 Sosyal medya sabah uyanır uyanmaz ilk baktığımız akşam o olmadan uyuyamadığımız  gerek ailelerde gerekse arkadaş ortamında sosyalken bizi asosyalliğe iten ve hayatımızın hemen hemen her yerini örümcek ağı gibi saran bu sosyal medya platformlarının içinde yaptığımız  paylaşımların kaçta kaçını gerçekten kendi düşüncelerimizi ifade ederek yapıyoruz? Ya da hangi yaptığımız açıklamayı gerçekten içten bir şekilde yapıyoruz? Biz de herkes gibi klavye şuurlusu olarak görünmek için mi sosyal medyayı kullanıyoruz yoksa  gerçekten bize bir şuur katacağına  inanarak mı kullanıyoruz?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), We Are Social, Hootsuite ve Statista verilerinden Dünyada 16-74 yaş grubunda internet kullanımı 2016 yılında yüzde 61,2 iken, 2017’de yüzde 66,8’e, 2018’de yüzde 72,9’a, bu sene de yüzde 75,3’e yükseldi. Türkiye’de internet kullanıcılarının en yoğun olduğu 25-34 yaş grubunda oran yüzde 91,7 iken, en düşük olarak 65 yaş ve üzerinde yüzde 19,8 olarak kaydedildi. Yine başta da bahsettiğimiz gibi sosyal medya kullanımı tahmin edildiğinin aksine gençlerden daha çok orta yaşlı kesim olarak ta adlandırdığımız 34-60 yaş aralığındadır. Ve maalesef  sosyal medya üzerinden dolandırılan yaş ortalaması yine bize 34-60 yaşı gösteriyor. Yani sadece kullanmak için kullanan ve çoğu zaman amacını aşan bu kullanımlar bize gerçekten sosyal medyanın nedenli hayatımıza etkisi olduğunun en büyük kanıtıdır. Öyle ki artık yaşantılarımız bizim yaşatımız değil adeta başkalarının önüne serilmiş, başkalarını  yaşantısı haline gelmiştir. Baktığımız zaman gerek Tiktok gerekse de buna benzer bazı platformların insan yaşantısını ve kurumların saygınlığını ne denli kötü etkilediği aşikardır.

Peki şimdiye kadar saydığımız bu platformların ve bunların kullanıcılarının yani orta kesim ve gençliğin toparlanmasının yolları var mıdır ,diye sorduğumuzda karşımıza şu yollar çıkıyor; Bilinçli sosyal medya kullanımı, başka yaşam tarzlarından tamamen sıyrılmak, anı yaşamayı öğrenmek ve her ne olursa olsun kimsenin özgürlük alanını daraltmadan düşüncelerini doğru bir şekilde ifade edilmesi olarak bazı yol haritaları çizilebiliriz.  Bunun yanında farklı bir yandan bakarsak yine verilecek eğitimler ve seminerler yoluyla bilinçlendirme çalışması yapılabilir. Fakat günümüzde bu platformlar insanlarda  sürü psikolojisi etkisi oluşturmaktan başka hiçbir şeye yaramıyor öyle ki gerçek hayatta karşılarında iki cümle ifade edemediğimiz şahısları gerek Twitter’da gerekse de başka platformlarda yerden yere vurabiliyoruz ve bu da bize artık söz hakkının sahip olduğumuz ilime değil sahip olduğumuz takipçi sayısına bağlı olduğunu görüyoruz. Ve şayet  kontrolsüz güç olarak ifade edilen bu platformalar bu şekilde devam ederse bizi ucu bucağı görünmeyen bir kuyuya itecektir.

Yunus ERİK



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.