O’na Sığınma

Yazar: on 15 Haziran 2022

Kader DOKSAL

بسم الله الرحمن الرحیم

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ﴿١٨﴾
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿١٩﴾

“Her ayeti kendine inmişçesine oku” şiarıyla yaklaşmak gerekiyor ayetlere. Allah meleklerine “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” (Bakara=30) buyururken kastettiği sadece Hz. Adem değildi. Aynı zamanda bendim. Hepimiz Allah’ın birer halifesiyiz yeryüzünde…

Haşr Suresi 18. ayette de iman eden her halifeye sesleniyor Rabbimiz.
« يا ايها الذين امنوا » !Ey iman edenler
Ve ey iman etmekle kurtulacaklarını sananlar,
« اتقوا اللهَ » !Allah’tan korkun

Allah’tan korkmak, Allah’tan korkup yine ona sığınmak.

Sezai Karakoç, Diriliş Neslinin Amentüsü’nde “Tanrıdan korkarım. Sürekli olarak korkarım. Ama aynı zamanda benim tek umut kaynağım da yalnız O’dur. Ondan korkar, O’na sığınırım.” (Syf:16) sözleriyle tercüman oluyor hislerime.
“Sen ey kâri; bu Kur’an-ı okurken dahi Allah’ın rahmetinden recmedilmiş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl-98) Öyle ya, Allah’ın gazabından yine Allah’a sığınarak kurtulabiliriz.
« ولتَنْظُرْ نَفْسٌ ما قَدّمَتْ لغد »
“Ey iman edip, sakınmakla da olduğunu sanan insan! Gözetle nefsini. Bir ân olsun nefsinden bî-haber kalma. Ellerinin “yarına” ne gönerdiğine bir bak.”
Sen kendi üzerine bir şahitsin. Ellerin, gözlerin, ayakların senin en büyük şahidin. (Yasin =65)
Biliyorum. Allah bize gücümüzün yetmeyeceği yükü yüklemez. O sonsuz rahmet sahibidir. Öyleyse insanda Allah’ın istediklerini yapabilecek potansiyel vardır. Hamdolsun bana olan inancımı arttıran Allah’a. Hamdolsun bana imanı bahşedene.

«لِغدٍ»
Yarın.. o kadar bilinmezlikle dolu ki. Ne zaman geleceğini bilemiyorsunuz.
Bir ara arkadaşımla konuşurken, “Geç oldu bu konuyu yarın konuşalım” demişti bana. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra dayanamayıp sordum ona: “Yarın konuşacağımızı söylemiştin. Ama hangi yarın olduğundan bahsetmemiştin. Hangi yarınımızın ana konusu olacak bu mesele de üzerine konuşacağız?”
Sarfettiğim bu tümcelerden sonra anlamıştım “yarın”ın ne kadar uçsuz bucaksız bir kelime olduğunu.
Ayette bahsedilen “yarın” hiç kuşkusuz Ahiret. Tüm yarınların en yarını. Ellerimizle gönderdiklerimizin hesabını alacağımız gün.
Küçükken; Ahiret Günü’nü karne gününe benzeterek anlatırdı öğretmenlerimiz bize. Karne günü; Ahiret Günü, ellerimize verilen “kitaplarımız” (İnşikak= 7-10) ise karnelerimiz olacak.
« واتّقُوا اللّهَ انّ اللهَ خَبٖيرٌ بما تعْمَلون »
“Allah’tan korkun! Çünkü O sizin yaptığınız her şeyden haberdardır” O’ndan saklayabileceğiniz tek bir lahza yok!
Bu öyle bir tümce ki kiminin kalbine huzur veriyor, kiminin kalbine korku…

Haşr 19.
« ولا تكُونوا كالذين نَسوا اللهَ فانْسٰيهُم اَنْفُسَهم أولئك هم الفاسِقون »
“Allah’ı unutanlar gibi olmayın. Onlar öyle kimselerdir ki; Allah onlara kendilerini unutturdu. İşte onlar fasıklardırlar.”
Eğer Allah’ı unutursak, Allah bize kendimizi unutturur. Fasıklardan olmaktan sana sığınıyorum ey Rabbim. Beni benden sen koru!.
Geçenlerde İbn-i Sina’nın Ruh üzerine isimli kitabını okudum. Ve o kitapta tam da Haşr Suresi 19. Ayetle ilgili çok güzel bir paragraf vardı. Paylaşmak istiyorum:
“… Her kim kendini bilirse efendisini bilir” ve ben bunu şöyle duydum: “her kim kendini bilmede başarısız ise, Yaradan’ını bilmede başarısız olması daha muhtemeldir.”; “Nasıl olur da bir bilimde otorite olarak kabul edilen biri, daha kendi konusunda cahilken onun bir görüşüne güvenebilir?”
Daha fazlası, bunun doğruluğunun ölçüsüne işaret ettiği Yüce Yaradanın Kitabı’nda gördüm. O’nun merhametinden sapkın olanı ayıran mesafeye değindiği yerde şöyle der: “Onlar Tanrı’yı unuttular, O da onlara kendini unutturdu.” (Haşr-19) Kendini unutturma, O’nun unutulması değil, insanın kendini unutmasıyla ilgilidir ve kendini hatırlamanın ve kendin hakkında bilgi sahibi olmanın, O’nu hatırlamak ve O’nun hakkında bilgi sahibi olmak arasındaki sıkı ilişkiye dikkat çekmek içindir.” (Ruh Üzerine Bir Özet – 12)

Bu ayeti bu bağlamda okumanın çok doğru olduğunu düşündüm sonra. Zira Allah yine Haşr Suresi’nin ilk ayetinde
« سَبّح لِلّهِ ما في السّمٰواتِ وَما فِي الاَرضِ »
(Yerde ve gökte olan ne varsa Allah’ı tesbih etmektedir.) buyuruyor.
Yeryüzünde ve gökyüzündeki her şey Allah’ı tesbih ederken, zikrederken nasıl olur da Allah unutulabilir? Allah’ın unutulması nasıl düşünülebilir?
Bu ancak insanın kendini unutmasıyla ilgili olabilir. Zira insanın kendini unutmasıyla gaflet başlar. Değil mi ki biz de yolunu şaşırmış insanlara evvela “Kendine gel” diyoruz!?.

Kader DOKSAL



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.