Bugün Bayram Hüzün Doluyor İnsan

Yazar: on 9 Temmuz 2022

Evet evet yanlış okumadınız, neşeyle falan dolduğumuz yok, hüzünle doluyoruz.

Çünkü neşeyle dolduğumuz bayramlar geride kaldı. Çünkü neşeyle dolabilen çocuk yüreklerimizi yetişkinlerin dünyasına girerken rehin verdik. Bu rehinin karşılığındaysa her şeyi tüm çıplaklığıyla görebilen bir çift göz aldık. Artık yetişkiniz, mutlu değiliz, ama amacımıza ulaştık, başımızı göğe erdirdik!

Gerçek dünyanın pisliğini görebilen bir çift gözümüz var artık. Tüm çarpık gerçekleri kavrayabilen hatta göre göre kanıksayan… Mesela artık ‘bayram’ diye özel olarak isimlendirdiğimiz günlerin diğer günlerden pek de farklı olmadığını gördük.-fark sadece isimde- O gün etrafta –aslında içimizde- çalan bir ezginin olmadığını anladık. O gün dünya üzerindeki zulümlerin durmadığını, coğrafyaların tümünün bayram edemediğini fark ettik. Hatta belki de bayramlarda en çok mutluluk payına sahip olan –olması gereken- çocukların payına hep acının düştüğünü gördük

Halbuki bayram en çok çocuklar için bayramdı. Onlar bayram gününe diğer günlerden farklı olacağına inanarak hazırlansınlar diye vardı. Bayram süresince içlerinde çalacak olan ezginin notaları için vardı belki de. Arefe günü heyecandan uyuyamasınlar diye, ertesi gün kim bilir en son ne zaman gördükleri sevdiklerini görecekleri için vardı. Belki de daha önceki ay başında ayrılan bayram harçlıkları için vardı. Bayrama özel aldıkları kıyafetleri giymeleri için, insanın insana güven duyduğu o talihli zamanlardaki gibi kapı kapı gezip komşularını, çikolota şeker toplamaları için… Ya da senede sadece bayram günleri başrol olabileceklerini bildikleri, nadiren yapmak fırsatını bulabildikleri şeyleri yapmaları için. Lunaparka gitmek olabilir mesela veya bütün aileyle birlikte dışarıda yemek yemek için. O gün yapılacaklara keyfinin kahyasına sorarak karar verdiği için. O tüm hüzünlerin geride kaldığı, dünyadaki bütün insanların yüzünün güldüğü, herkesin ‘kalbindeki kuşların’ cıvıl cıvıl şarkılar söylediği, her çocuğun başrolleri oynayarak keyiflerinin kahyalarını memnun ettikleri, yeni giysiler giyerek sevdikleriyle vakit geçirdikleri, şekerleri, çikolotaları, harçlıkları, gülücükleriyle bayramların sanki cennetten bir parça gibi olacak olduğuna inanılan –sanılan- inanç uğruna belki.

Yani demem o ki bir zamanlar bayramların bayram olmalarının bir nedeni olurdu. Amma artık yok. Hem de hiç. Bu yüzden bayramlara mı kızmalı? Bayrama ve içindeki bütün geleneklerine mi kayıtsız kalmalı? ‘Eski bayramlar kalmadı azizim.’ Diyerek içine ancak bir yüreği güzel insanın anlam katabileceği bayramları mı insafsızca yargılamalı? Yoksa o, gerçekleri pek açık ve de seçik görebilen gözlerimizle bayramların eskisinden farklı olmadığını ancak bizlerin artık bayramlara anlam yüklemekten aciz olduğumuz sonucunu mu görmeli? İnsan öznesinin ancak nesnesi olabilecek bayramlar da insanın ifsadıyla anlamını yitirmez mi? Yetişkin olmak, görebilmek ifsad mı? Yoksa ifsad olan artık çocuk gibi görememekte mi? Yani yürekte mi? Hiçbir şeyin farklı olmadığını görerek kızmakta haklı mıyız? Durup bu yanlış farklılıkları düzeltmek yerine?

Önceden ezgiler cıvıldayan yürek kuşlarımız artık ‘neden sustu?’ diye düşünmeye yanaşmayanlardanız sanırım. Sebepler arayacağımız yerde kolay yoldan biricik bayramlarımızı yaftalıyoruz. Halbuki değişen, göremeyen ya da görmek istediği dünya için çaba sarf etmeyenler bizzat biziz. İstemediğimiz kadar yeni kıyafetimiz, istemediğimiz kadar şeker, çikolota alabilecek paramız, istediğimiz zaman dışarda yiyebilecek yemeklerimiz var. Ama olmayan şeylerle kıyaslandığında bunlar hiçbir şey. Sevdiklerimizle ne kadar bir araya geliyoruz mesela? Dünya coğrafyasındaki bayram yaşayamayan hangi çocuğa bayram olabiliyoruz? Artık kim çocuğunu komşusunun kapısına bayramlaşmaya yollayabiliyor korkmadan? Ya da yüreğimiz ne alemde? Biz karsız bir takas yapan yetişkinler için belki de bazı şeyler geri gelmeyecek. Fakat dünya coğrafyasının tamamının bayram yaşamasına vesile olamasak da bir yüz daha güldürebilir, bir yürek kuşunu daha cıvıldatabiliriz. Bayramlardan en çok pay hak eden çocuklara hak ettiklerini almaları için destek olabiliriz. Günün birinde belki de gözleri bizim gibi görmeye başyalacak. Yüreksiz… Belki o gün kandırıldıkları hissine kapılıp artık kendilerinin de içlerine katıldığı ‘yetişkinler güruhuna’ kızacaklar. Veyahut bayrama… Belki gerçek halini görüp beğenmedikleri dünyayı, zannettikleri dünya haline getirmek için çırpınacaklar. Belki yüreklerini hiç yitirmeyecekler. Kim bilir?

‘O eski bayramlar’ın kalmadığını düşünen, yürek kuşu susmuş yetişkinlere sesleniyorum: “Bayram bayramdır azizim asıl o eski yürekler kalmadı!” 



“Bugün Bayram Hüzün Doluyor İnsan” için 2 Yorum yapılmış

  1. Faruk TİTİZ dedi ki:

    Katılıyorum. O eski bayramların tadı yok. Ama bu tadı kaçıran şey sadece uzaktaki bizimkilerin acısını hisseden içimizin yangısı değil. Mesela eskiden bayrama aylar kala bir kurbanlık alınır, bayrama kadar özenle beslenir, bütün aile bayramıa psikolojik olarak veya ruhen hazırlanırdı. Bir elbise veya pabuç alınacaksa, imkanlar elverişli dahi olsa, bayram arefesine ertelenirdi, Şimdi, bayrama iki gün kala uzaktaki içimizi acıtan o bizimkilere bir dernek veya vakıf aracılığıyla bir kurban bağışlanır, kimse kurbanı görmez. Çocuğumuzun , on çocuğu giydirecek elbisesi ayakkabısı, oyuncağı vesairesi her zaman mevcut. Tatlı, şeker, çikolata, lokum kolonya desen istemediğin kadar. Yanlış anlaşılmasın elbette uzaktaki bizimkiler ihmal edilmemeli. Çocuklarımız da ihmal edilmemeli. Ama bayramlarımız da ihmal edilmemeli. Sanırım sekulerizm akımına kendimizi biraz fazla kaptırdığımız için bir çok şey gibi bayramlarımızın ruhunu da kaybettik. O yüzden eski tadı biz alamıyoruz.

  2. devrim dedi ki:

    güzel yazı olmuş. tebrikker. hüzün ve sevinç de tıpkı haz ve acı gibi biri diğerinin sebebi olan iki duyum. öte yandan yeni sevinçler ve yeni hüzünler yaratırız hep. ancak yeni sevinçlerimiz de yeni hüzünlerimiz de hakiki durmuyor gibi. budur sanki yeni halimiz….

devrim için cevap yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.