Ateşböceği -2-

Yazar: on 26 Nisan 2023

kim oluyor ki bu “Ben”?

kendisine bakacağım bir aynam kalmadı 

eskiden kime giderdi hicret?

yüzümde ona gidecek yüz kalmadı

yıldızları kaybolmuş gece de, gece öldü 

bunca ışıklar içinde her yer karanlık

ve yola tutacak küçük bir çerağım bile kalmadı

 

bir ateşböceği çölünde susuz kalmış insan

kuma bırakılmış bir izdir sadece

ancak bir sonraki rüzgâra kadar kalan 

ben kalacağım kumsuz, susuz

ben kalacağım

kimsesizliği silinmiş bir mezarın taşında

ad yontusuz

alnı kırışık dağlara sürte sürte yüzümü abdest alacağım

çünkü kaç çivi kırdım kalbimde 

çünkü o da bir insan en nihayetinde 

yoruldum katılığından insanın

ben bana, o “Beni” bu taşların yüreğine kazacağım!

indirme beni, zaten gidemem 

çünkü Medine’nin de Mekke’den farkı kalmadı

yoruldum zincirlerin marşlarından

Hür’ün müstemlekeden farkı kalmadı

yelken çiçeği aromalı çok çiğnenmiş kırmızı sakızlar

kokuşmuş ağızlarda

taarruzun mütarekeden farkı kalmadı

“herşey ilk hareketmiş” ile başlıyor herşey

sonra felaketim oluyor rüzgarda savrulan kar taneleri

sonsuz sararmış yapraklar uzanıyor ayaklarımda

ve şımarık kainat dönüyor etrafımda

büyük bir pakette matruşkalarla

karadelik gibi ışığını emiyor imanın 

tasarımın komplikeden farkı kalmadı

bataklık bir zeminde çok yavaş adımlarla

neden düşünmemesi gerektiği üzerinde 

durmadan düşünen adamlarla

kederlerimin alnı dağlardan daha çok kırışıyor

ama yine de gözlerimi uzak tutmalıyım böceklerden

sonra içi ateşle doluyor 

ve ben bunu sevmiyorum 

çünkü sonra hep beraber ateşi seviyorlar

şeytan’ın melaikeden farkı kalmadı 

birazdan tüm evlere cömertçe ışık dağıtacak şafağın

demem o ki; hala neden insan?

uyutmuyorlar, işte gecenin hemen önündeyim 

ve yine evlerinin ışığını açamadı sabahın imanı

öyle ise ne olur indirme beni Hira’dan

a’lânın derekeden farkı kalmadı

adalet diye iki gözünü de kör ettiler terazinin 

altının tenekeden farkı kalmadı

noktasız, virgüllerden cümlenin içinde

amiiiiin’lerin keşke’den farkı kalmadı 

vallahi kirlenmiş bir gökkuşağında utancı dalgalandırıyorlar artık utanmadan

yüzlerindeki boya kabuk atmış boyadan

üstelik göğün rengine boyuyorlar kuyuların gözlerini

ve yüz’ün maske’den farkı kalmadı

dilsiz damak, çünkü acıların tarifi yoktur 

bal’ın sirke’den farkı kalmadı

artık bir tek mağaralar saklıyor beni cehaletten

ne olur Allah’ım, indirme beni Hira’dan

örümcek ağları ile korurum “Ben”i

Cehl’in Müdrike’den farkı kalmadı

o “Ben” ki çok korkuyorum ondan

çünkü o da bir insan!

bırakıp gideceğim ama mübah bir ferağım da kalmadı

işte sana ruhum! 

biliyorum meblağ çok küçük 

ama sana sunacak daha büyük bir meblağım da kalmadı



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.