Hayal Ediyorum

Yazar: on 19 Nisan 2020

   Hayallerimin içinde bir iman tohumu, bir iman çekirdeği var. Bu iman kokusu ve bilinci, hayal ve bilinç dünyama can ve ruh katıyor.

    Hayallerimin birçok insanın gerçeklerinden daha canlı, daha dingin, daha doyurucu ve daha güvenilir olduğunu görüyorum. Hayallerimin içinde öyle manevi bağ ve bahçeler, öyle alanlar, öyle rayiha ve kokular görüp, rüzgâr ve esintilerine öyle kapılıyorum ki bunu yanımdaki gençlerin gerçek hayatlarındaki en hızlı hayat adını verdikleri hayat tarzlarında bile görmüyor, bulmuyor, duymuyor ve hissetmiyorum.

     Yıkadığım cenazelerin soğukluğundan beter bir soğukluk vardır hayatlarında. Kefen bezlerindeki beyazlıktan daha garip ve serin bir yaklaşım vardır bakışlarında. Dostluklarında tabutlardaki derin sessizlik ve onun arkasındaki kalabalık dünya menfaati ve çıkarı gömülüdür.

      Hayallerim birçoğunun gerçeklerinden daha zengindir. Benim hayallerim sıcacıkken kar taneciklerinin altında, onların ki tir tir üşür. Benimkilerin alnından inci inci terler boşalırken onların ki kuytu sokaklarda üşür, mahcup ve yalnız dolaşır…

Hayal ediyor düş kuruyorum… Tüfeğim elimde Görentepe’nin etrafındaki dağlara çıkmışım ve ceylan bekliyorum.Hayal kuruyorum ramazanda sahura kalkmak için çalar saatimi kurduğum gibi… Hayal makinamı alıyorum elime ve gerçeklerden düşler kurguluyorum. Gerçeğin en orta yerinden kıyam ve dik bir duruşla kurduğum hayallerin birçok insanın yaşadığı hayattan ve karşılaştığı olaylardan daha gerçek olduğunu çok iyi biliyorum. Hayatı anlamlı kılan bakışlarla okumaya başladıktan sonra, görülen gerçek bir anlık dahi olsa anlayan için, yaşayan için çok şey ifade eder.

Bir fotoğraf karesi sıradan bir bakışa sahip insan için sofra halini almayabilir. Oysa basiret sahibi bir insan için hayata yön veren ve hayatı şekillendiren kalıplara dönüşebilir…

Basiret sahiplerinin hazineleri göz ferlerinin bulunduğu deliğin, yuvanın arkasında görüntülerin okunduğu merkezin içindedir. Her bakış bir akçe, her görüş aslında bir hazinedir.

İlk emredilenin okunan, ilk emredilen kişinin ümmi olduğu dikkate alındığında okunması emredilen hiçte bir yazı metninin olmadığı gayet net bir şekilde kendini dikkate sunuyor. Okunması istenen şeyin aslında her ümminin okuyabileceği bir gerçeğin oluşu dikkatlerden kaçmış olsa da bu gerçek hiç değişmeden olduğu gibi yerini muhafaza ediyor…

O herkesin yerine

“Ben okuma bilmem” demişti. Ve kabul görmemişti bu cevap. Artık ebediyen bu cevap kabul görmeyecek biliyorum. Dikkatle okunması gereken husus bu; ‘ben okuma bilmiyorum veya ben bilmiyordum gibi cevapların geçersiz sayılacağı’ gerçeği…

O halde bu günden sonra bende onun gibi ve onun okumaya çalıştığı kitaptan okumaya başlıyorum…

Hayal görmek aslında okumaktır, okumaya başlamaktır, Renklendirmek ve canlandırmaktır. Kâinat tiyatrosunda ilk oyunu sahneye koymak, ilk perdeyi açmak ve oyuncusu olduğun veya kurgulayanı, hayal edeni olduğun şeyin ilk seyircisi olmaktır.

Hayal makinemdeki filmleri doldurmak için çekimlere başlıyorum. Evet, o çok uzun süren bir suskunluğun ardından ve çok uzun süren bir arayışın ardından gönül evime dönüyorum. Zira bütün gerçeklerin kalbine ulaşan yolların başlangıç ve start noktasının kalbim olduğunu artık biliyorum. Gönül evimden gönül evime bir yolculuk ve göç var bu mevsim. Kendimden ona bir hicret ve ondan dolayı kendimden bir ayrılık var bu hazan.

Evet; bahar ve hazanı bir ana sıkıştırıp düğmeye, deklanşöre basacak ve o anı ölümsüzleştireceğim. Kendimden ayrılığı hazan sayacağım, kendime dönmeyi bahar… Kendini kaybetmeyi hazan sayıp, kendimi aramayı bahar sayacağım. Kendimde olmayı bahar sayıp, kendimden geçmeyi hazan sayacağım. Kendime geçişi bahar sayıp, kendime odaklanıp durmayı hazan sayacağım…

Bir anda yüzlerce hazan ve bir anda yüzlerce baharım olacak. Hayatı ikiye böleceğim yarısını leyl yapıp yarısını nehar, yarısını hazan kılacağım yarısınaysa bahar… İkisini niyet yapıp o anda ezan okuyacağım ve o anı seccade yapıp kendisinde namaz kılacağım…

Hayal makinem aslında hayat makinem olacak. Hayal makinem aslında basiret ve gece görüş dürbünüm. Ve hayal makinem aslında benim gerçekleri okuma alfabem olacak.

Harfler dokunaklı, okunaksız olsa çaba ve ümitle bu harflerin kelimelere dönüşünü bekleyeceğim. Biliyorum “Ben okuma bilmem” deyimi mazeret kabul edilmiyor. O kelimeler dil çarmıhına bizim kelimelerimizin yerine gerildi…

Hayallerin geçeklere benzemediğini artık çok iyi ama çok çok iyi biliyorum. Ne hayal üzerine gerçeklere yuva, ne de gerçeklerin üzerine hayallerin yuvasını kurmayı gereksiz görüyorum… İki dal bir gövdeye, bir ağaca bağlı olsa da meyvelerinin ve yapraklarının farklı olduğunu biliyorum.

Bir bakış için yıllarca sipere yatılır, nöbet tutulur ve gözetlenir biliyorum.

Avcı insan bir ceylan gördü mü koyulur takibe onu da biliyorum. Ve bir âşık maşukun kokusunu almak için uzun uzun mesafelerden hava solur biliyorum.

Bütün kapılar kapandığında ve bütün çarelerin diline sükût zinciri vurulduğunda insanın elinde kalan sermayenin biri de hayaldir.

Sana ait, sadece sana ait bir dünyadır. İçinde senin aktığın ve akarken toprağa senin şekil verdiğin yol ve mecradır. Zincirlerin vurulamadığı ve kılıçların, mermilerin, topların ve ağır silahların işlemediği tek sur ve biricik kaledir.

İnsanın kendi iradesinin eseri, kulu, kölesi ve yapıtıdır.

Hayatın anlamını yitirdiği yerde yağlı urganın, idam lifinin boyna geçirildiği anda bile o varsa canlılık ve hareket, güzellik ve ahenk vardır. Aşk olur damlar çiğ gibi yaprağına gönlün, damla damla ve bulutlar o damlaları almıştır sevgilinin gözlerinden.

Sevgilidir belki de ışır yıldızların ışığı gibi, belki de küçücük bir çocuğun gözlerinden anlam ve mana katar hayatın şahdamarından içeri. Gözlere can verir ve hilal gibi ışığa boğar ve boğulur gözlerin feri…

Gözlerime bir hayal borçluyum gönlüme bir gerçek! Belki bu günlerde hayalleri, rüyaların bakışlarından süzüp onunla kendimi avutuyorum ama yarın gerçeklerimle hayallerimin süzgecinden geçit töreni yapıp geçeceğim! Şimdi gibi biliyorum!

Anasız doğan hiçbir gerçek yoktur. Gerçek doğurmuşsa anadır. Anasız bir tek var bilirim. Hayalsiz ve rüyasız bir gerçeğe doğmayı da bilirim elbet!

Ancak burası hayal yeri yani burası dünyadır. Burada her iş ve oluşun bir hayali bir tasavvuru vardır.

İşte kimine göre bu gerçek rüya kimine göreyse bu rüya bir gerçek ve bence tümü hayal olsa da bu yaşanmış gerçeklerin uyanışı sonsuz bir hayalin ürünü koskoca bir dünyadır… Kim bilir belki de insan denilen varlık sürekli olarak bir hayale, bir rüyaya mahkum edilmiş, ziplenmiş, sığdırılmış, sığ bir varlıktır. Rüyadan rüyaya, hülyadan hülyaya, hayalden hayale, maceradan maceraya ve sığ bir mecraya sıkıştırılmış bu varlığın üzerinden bir tez hazırlanıp bir sunum yapılmaktadır.

Hayalin gerçeğe baskını, rüyanın hakikati aşması ve öngörünün gerçeğe dönüşmesi gibi insanın mayasında, tabiat ve doğasında gizli bazı değerlerin özle çatışma veya uyuşma hali ile ortam ve renk bulup canlanması imtihan alanına yansımasıdır.

Geçmiş ve geleceğin gözleri olsa onlarda hayal ve rüya görmek isterler, bu duygudan tatmayı dilerlerdi…

Hayal yalan olsa da güzeldir. Zaten güzellik burada göreceli bir kavram…

Her kuş kendine beğendiği dalda yuva kurar. Her kuşun hayal ve rüyası uçmaktır. Hayatın kafesleri arasında en güzel kafes göğüs kafesidir. HAYAL İSE ONUN NEFESİDİR.

İsmail AMEDİ



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.