Kurbanlık Dolly

Yazar: on 26 Mayıs 2020

Bamida bölgenin dağlık alanında dağların en doruğunda ormanlık bir köydü, köyün her iki yanında mis gibi akan iki şelale vardı. Bamida dağlık olmasına karşın çok verimli topraklara da sahipti. Köylüler her yıl buğday, pirinç vb. mahsuller eker, ihtiyaçları kadar kaldırır, geriye kalanı satarlardı. Bamidada tarlaların yanında çok geniş bahçeler de bulunurdu. Bahçelerde ceviz, badem, üzüm, elma ve aklınıza gelebilecek her türlü meyve yetişirdi. Sonbahara doğru köylüler cevizlerini toplar, üzümü sıkar ve pastırma, cevizli sucuklar yaparlardı. Cevizli sucukları gerçekten de harikaydı.

Bamida’da tarla ve bahçelerin yanında hayvancılık da son derece yaygındı, her evde onlarca büyükbaş ve küçükbaş hayvan bulunurdu. Köylüler hayvanları sayesinde bol bol et, süt, yoğurt tüketirlerdi.

Bunca nimetler içerisinde köylüler gayet sağlıklı, uzun boylu ve çok güçlüydüler. Önlerinde hiçbir kuvvet dayanmazdı.

Huso’nun ahırında sessizlik hâkimdi, yirmiye yakın koyun her biri bir köşede sessizce beklemekteydiler, normal koşullarda ahırdan koyun sesleri eksik olmazdı. Ama koyunlar her şeyin farkındaydılar, boğazlarından yemek geçmiyordu. Dolly koyunlar içerisinde en besili olanıydı, ne yazık ki besili olması onun aleyhineydi ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Tıpkı kardeşleri gibi o da kaderine razı olacaktı, kardeşleri de önceki yıl bu vakitlerde ahırdan alınmış bir daha geri getirilmemişti.

Dolly köylülerin dindar olduğunu biliyordu, bir yaz sıcağında ağacın altında dinlenirken çobanların konuşmalarına istemeden misafir olmuştu. Çoban Azo, Tanrının bunca nimetlerine karşılık ne yapsalar hakkını ödeyemeyeceklerini söylüyordu, çoban Mızo ise Tanrıya şükreder hayvanlarının en iyilerini kurban etmeleri gerektiğini söylüyordu. Az sonra köyün imamı da gelmişti, selam verdikten sonra bir taşın üzerine oturdu. İmam oturur oturmaz konuya girmişti, Tanrının kutsal kitaplarında kurban kesmelerini emrettiğini söylüyordu. Dolly anlayamıyordu, imamın kutsal kitap dediği kitabı çok duymuştu ancak içinde hiç de kurban kesmeleri gerektiğini söyleyen bir cümle yoktu. Zaten bu dine inananların bir kısmı kurbanı olmazsa olmaz olarak görür diğerleri ise olsa iyi olur ama olmazsa da olur, şeklinde yaklaşıyordu. Dolly’in kafası karışmıştı yoksa bu insanlar farklı kitaplara mı inanıyorlardı? 

Kapı gıcırtısı Dolly’i uyandırmıştı derin düşüncelerden. Galiba vakit gelmişti, güneş ışınları odayı aydınlatıyordu. Geçen sene kardeşlerini alırlarken yüksek sesle söylenen mısraları duyuyordu.      Dışarısı kalabalıktı, iki üç adam Dolly’e yaklaştı ve onu dışarıya sürüklemeye başladılar. Diğer koyunlar olacakları biliyorlar ve hep birlikte kendi dillerinde bağırıp çağırmaya, adamları engellemeye uğraştılar ama nafile. Bamida köylülerinin inancına göre hayvan kanı akmazsa kendi çocuklarının kanı akacaktı ve bunu yıllarca yaptıkları araştırmayla bulmuşlardı.

Dolly’nin gözleri bir bez parçasıyla kapatılıyordu, keskin bıçaklı kasaplar sıraya dizilmişlerdi. Dolly çaresizdi, az sonra boğazına dayanan bıçak kanını akıtmıştı. Sevinin ey köylüler, artık çocuklarınız güvendedir, diye haykırdı canını vermeden önce.Köyün zenginleri kesilen etlerden ızgara yapmak için sıraya girmişlerdi, oysaki kurbanın büyük kısmı fakirlere verilmeliydi.

Bamida’da akşam oluyordu, her evden pişirilmiş et kokusu geliyordu. Dolly’nin arkadaşları bu seneyi atlatmışlardı ancak akıbetleri yine de meçhuldü.  

Mehdi SEVER

12/10/2013                   



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.