BİLGE
Yazar: Erkan KADĞA on 13 Haziran 2021
Gıcır gıcır taneleri
yinedir bu yağmur yine de
gerçekten ıslak ve dağınık güzeldir
açık gözlü bir çölde,
üstelik sızlarken iki çukurda ateş
çünkü bu ormanlara yayılmış her derin hırıltı
o ürperten nemli havanın tenindeki keskin her kıl
kara taşlarla örülü sokağın yapışkan birikintisinden
geri yansıyan her gülücük
sahte bir belgedir
ve zaten başınızın üstünde dönen siyah gök
keçi kılından eski bir çergedir
her şey gibi
“yeni” de
çerçevesi önceden çivilenmiş bir gölge iken duvarda
sadece yansısız o gölge, kendinde gölgedir
Hatırlıyorum, “güzelliğin saldırgan bir mizacı var” dediğimi
gülgillerden gül gibi
hem kendine özgüdür
İstisnalar her zaman ilginçtir çünkü,
İşte kendinden de özgedir.
Sırası ritmik, sayısı fani günün
süzgün, flu gözleri
ve inatla eğilmeyen kırışık alnı
ve kibirle bükülmeyen kireçli dizleri
artık beş öğede ritmik yere değen birer dizgedir
bugün güneş, her gün güneş
bir çevirgedir günü açan bir kapının arkasından
ve içine bir nazar boncuğunun karıştığı
bizim mahalle çocuklarının misketlerine yörüngedir
annenin elinden düşence çile
kısacık ipliklere elemgedir dünya
Allah’ım, her yeri düğüm düğüm
çok fazla yumak yumak olmuş herşey
Ama ben daha bir fiske konmaz iken
bir imza bilmez iken
var olan bir gölgenin kenarında
beni anneme evlatlık veren
parmak izli bir genelgedir
Geçelim lütfen
bahse değmez rutin bir sömürgedir zaman
Her şeyin resmi anlatıcısı mesleğinin
namussuz aşığı
“Hümanist Cellat” ve “Barışçı Sayın Savaş’ca’
gereği kendisi yerine, yerine getirildi diye
konuşmayan “ilkel” vahşi arkadaşlar, aum ve ugh
öncenin merakı, sonranın düşleri ile kör olurlar önce
sonra modern bir tapınakta aşık olunca
eteğinin ucu nehir sularında sallanan
bakir olmayan doğa anaya
çöl üstüne, kanaviçe işlemeli ovalar bırakırlar
beraber ormanlar dikerler yapraklara
hemen burun ucundaki obruklarla
bu çelişkiler girdabında
kişi ya üçüncü kez zıplayan bir çekirgedir
yemin ederim ya da bildiğin şirktir yaşamak
cadılar ve canavarlarla beraberler
ve tek gözü bile olmayan dev(let)lerle
kıtalar arası daracık sokaklarda ikiz doğururlar
üstelik adının birini, “Oturan Dağ Öküzü”
diğerini “Adaletin Keskin Gözü” koyarlar
Olsundu, vatandı işte
bir ucunda ormanlar yaşardı
ayaların kaba etini yaran hatlarda
diğeri bendeki çöldür zaten
tepesinde derin izler bırakır ölümün
lakin biz söyleyelim yine
Evet yinedir ama bir orman da yaşlanır diye
Yani yaşamaya karar vermişse kişi
Cesaretli de olmak zorunda değil
ama zorundaysa yaşamak
bir ormanda yaşamalı mutlaka yaşam
çünkü çöl, bir şeyin yeri değildir asla
gerçekten eğer varsa
bizzat kendisidir aşkın
Orman kirpik, çöl gözdür
onun için biri kıymık
diğeri kum tanesidir
orman, döl
çöl, ince bir kum tepesinin kenarından uzanan belirsiz bir yol
orman zengin, çöl fakirdir
orman büyük, çöl güçlü
orman, genişliğin dallarında şakıyan neşe kuşu
çöl, sessizliğin harlanmış yüreğinden haykıran derin huşu
orman sevimli, orman merhametli, orman bereketli
orman şükürdür
yeşil takkelilerin saf tuttuğu kutsal görüngedir
kökleri hayatta, çok sesli bir bitelgedir.
çöl gururlu, çöl saygılı, çöl heybetli
çöl duadır, çöl imgedir
ve giderken arkasında iz bırakan sessiz bir göçelgedir
Geçelim lütfen
iki arada bir derede çırpındığın bu ömür
çırpındıkça battığın bir çökelgedir.
Madem olmak zorundasın
Madem olacaksın bu yolda
o zaman nasip olan lokma lokma aşını
baş taşını
ve beş arkadaşını tanı arkadaş
çünkü bir güle karşı gülmek
kendi kendinde ölmek
bildiğini bilmemek dengedir
o kadar da çok nefret etme
aydınlığın bir tanımı da gölgedir.
iyiden daha iyi çıkması kötülüğün
kötüdür elbet
belki pembedir ama dağ gibi biner dizine
ama yine de yıkılan sadece birkaç felsefik dizgedir
ümmiden daha az pişmiş çıkacaktır bilge
eski, bazen daha asli bir göstergedir
seni safi kılıyor ise eksi
artı, üstüne artı, bomboş bir simgedir
değişim ve gelişim subjektiftir belki
birikim, ilerlenim ve belirlenim
çolak duygudan, topal duyudan ironi ile taşan her şeye hırçın bir göndergedir
daha iyi izliyor âma
kerbelada su olmamak mesela
kalubelada kanla imzalanmış bir bildirgedir
o deli diyordu ki
Sistem, beynimize kopyalanmış yapay bir çizelgedir
binlerce roman doğsun diye
o deli diyordu ki
gündüzün, duman ateşten daha iyi bir göstergedir.
tokmakları demir kapılardan uzakta
sessiz çığlıklardan sallanan başı eğik o mor
Nehir kıyısı
kamıştan kapısız ev
uygar dünyada kızılderili bir kız
ve iki örgünün ucuna takılmış mügedir.
omuza alalede serpiştirilen
esmer hayatın yüzünde derin çizgili bir örgedir
barış, sevgi, inanç ve ilkel.
daha ilkel, en ilkel
güzel ahlak ve yüce Allah
çünkü özlenmiştir doğal
ama siyahın ufak tefek olduğu aborjin
beti soğuk benzi soluk bir sömürgedir uygarlık
bilenle bilmeyen bir olmaz, bunu herkes biliyorum,
ama bilmeyenin bazen
bilenden daha insan kaldığını bilen, bilgedir.
Erkan KADĞA (13.06.2021)
Yorum Yazın
Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.