Dur

Yazar: on 21 Mayıs 2022

sus ve dur

sineğin vızıldamasını duy 

çünkü hemen kulağında

yanağına tutunamayan rüzgardan hafif nefes

salınan yabani buğday başaklarının hışırtısı

aynı yaban gülü kuşburnu hazire

aynı çiçekler ve otlar nezire 

dikenler suskunluğun gırtlağında

dal ve yapraklar da birer kafes 

içinde göğsünün sarı tüyleri titriyor bülbülün

serçenin şarkısınadır bu nazire

dur ve sus, ancak o zaman duyulur el alemin yüreği

yamaçta kafasını uzatan ineği

horozlar ötecek bir horozdan sonra

uçak homurtusu uzak ve uzaklara gidecek 

derinden ve yavaşça

sen nehrin şırıltısı ile beraber inle

yükselen onlarca kurbağa vıraklaması 

yılanları hatırlayacak sana, sus

tepenin ucuna dokundu ezan

artık dur ve dinle

Dur ve bak

çünkü anca o zaman göreceksin, zamanı gör

çünkü mor eteklerde yeşil zamanı

yama kahverengi, kardeş turuncu ve laciverti

papatyayı, gelincikleri, hardal çiçekleri

dağlar beyaz sakalını kesmiş

bakınca göreceksin alındaki derin çizgileri

ayakta ölmüş ağaçları 

çolak dalları

çıplak yolları, kıvrılacak uzağa

taşla toprağın ahengine bile şaşırırsın belki

bir ebabil geçecek önünden 

ağzında çamur var diyeceksin

iri bir kırmızı ateş karıncası, vahşi

yanındaki yamacı yıkamıştır göğün gözyaşı

aşağıda bir araya gelmiştir ağır taşlar

toprağın karnını deşen kökler fırlamış dışarı 

zıplayarak yürüyünce serçeler

tavuklar yeri eşelemeye başlar

civardaki meşelerde keçi traşı

ucuna minarenin oturduğu tepe az uğrak

bırak artık elindeki uğraşı

Artık dur ve iyice bak

Dur ve dön 

kendini göreceksin



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.