Kudüs

Yazar: on 30 Haziran 2023

Meryem KADĞA

Üç semavi dinin kutsallarının çatışması ortasında bir şehir: Kudüs.
Tarih boyunca bereketli toprağı düzenli aralıklarla şehitlerimizin kanıyla sulandı. Birçok müslüman beden, Mescid-i Aksa’yı dik tutabilmek için canını mescidin bir sütununa adadı. Nihayetinde Mescid-i Aksa, islam ümmetinin gücünün sembolü olarak günümüze ulaştı ümmete miras olarak kaldı.

Tarih boyunca her müslümanın dilinde ve kalbinde yeri olan Kudüs üzerine yazmak kolay değil.
Sohbetlerde yerini alır dualara eklenir. Hem edebiyatı yapılır hem felsefesi hem de cihadı

Günümüzde bazı gizli siyonist taraftarları “İsrail Filistin olayları İsrail ve Filistin arasındadır bu davayı İslam’a yüklemeyin Filistin’in davasıdır Arapların davasıdır” diyerek ümmeti bu gündemden uzak tutmaya çalışıyorlar ama biz biliyoruz ki bu dava İslam davasıdır Kudüsü Haçlıların 90 yıllık esaretinden kurtaran Arap değildi kürt asıllıydı. Bir Kürt neden sözde arap davasını dert edindi? Hatta öyle ki Kudüs esirken ben nasıl gülebilirim diyerek derdinin büyüklüğünü tarihimize yansıttı.
Çünkü müslümandı ve Kudüs onun davasıydı. Bize ait topraklar esirdi.

Siyonist bir gazeteci olan Herzl, anılarında Abdülhamit’in Newlinski eliyle ilettiği mesajı şöyle anlatır:

“Eğer Sayın Herzl sizinle benimle olduğunuz kadar dostsa ona bu konuda başka girişimde bulunmamasını telkin ediniz. Bir adımlık toprak bile satamam, zira bu topraklar bana değil, milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu savaşarak ve kanıyla sulayarak kazandı. Bizden ancak kanla koparılabilir… Yahudiler milyarlarını saklasınlar. İmparatorluk bölüşüldüğünde Filistin’i bedavaya alabilirler. Ancak cesedimiz paylaşılabilir canlıyken parça koparılmasını kabul etmeyeceğim.”

Herzl, anılarında, bu sözlerin karşındaki hissini şöyle ifade eder:

“Sultanın samimî ve yüce sözleri beni duygulandırdı ve sarstı. Bütün ümitlerimi söndürmesine rağmen ölümü ve parçalanmayı tahmin eden ama buna rağmen son nefesine kadar pasifçe de olsa mücadele etmeye kararlı kaderciliğinde trajik bir güzellik vardı…”

Buradan anlaşılacağı üzere Abdülhamit’in de belirttiği gibi Kudüs islam ümmetine aittir.

Ayrıca Kudüs isra ve miraç hadisesinin durağı ve birinci tanığıdır. Eski tarihte birçok peygamberi ağırlayan Kudüs, isra hadisesi ile Nebiler nebisini ağırlamıştır.
Kur’an-ı Kerim’de bu olay şöyle anlatılır:

“Kulu Muhammed’i geceleyin, Mescidi Haram’dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O’dur.” İsra 1

Kudüs tarih boyunca peygamberlerin dualarında da yerini almıştır. Peygamberimizin (sav) haber verdiğine göre Hz. Süleyman Al­lah’tan üç şey istemiştir ve bu duası da kabul edilmiştir.

Hz. Süleyman Allah’tan (c.c.) üç şey istedi:

1- Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir zenginlik ve hükümdarlık. Allah (c.c.) bunu ona verdi.

2- Allah’ın adaletine uygun düşecek, adil bir şekilde hük­metme gücü. Allah (c.c.) bunu da ona verdi.

3- Yine mescidine (Mescid-i Aksa’ya) ibadet niyetiyle gire­cek herkesin anasından doğduğu gündeki gibi günahlardan arınmasını dilemiş ve bu dilekleri kabul edilmiştir.

(Nesaî, Sünen, Mescid, nak. K. Süte, 12/356. Hadisin başka rivayetle­rine göre Hz. Süleyman bu duayı Mescid-i Aksa’yı inşa ettikten sonra yapmış ve ilk iki dileği kabul edilmiştir. Hz. Peygamber; sonuncu dile­ğin bize (İslâm ümmetine) verilmesini umarız demiştir. )

Kudüs’e gidecek durumda olmayanlar için Meymune validemizin bir sorusu üzerine efendimiz Mescid-i Aksa için, “Oraya gidiniz ve orada namaz kılınız. Eğer oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız, aydınlatıcı (kandillere yakıt olmak üzere) zeytin yağı gönderiniz!” buyurmuştur.

Gidemeyecek durumda olanlar için kudüsün aydınlatılmasına fayda sağlayacak bir katkı yapmalarını Resulullah (sav) tavsiye etmiştir.

Peki Kudüs’ü nasıl aydınlatabiliriz?

Kudüs derdi olan her mumin öncelikli olarak işe kendi eğitiminden başlamalı ve devamında çevresini bilgilendirmelidir. Fert olarak güçlü mümin olmayı millet olarak da düşmanları yıldıracak bir güce erişmeyi hedef haline getirmelidir. Düzenli olarak Kudüs konulu kitaplar okumalı ve belgeseller izlemeli Kudüs derdini aktif tutmalı unutulmaya bırakmamalıdır.
Yaygın olarak sosyal medya ortamında şiddeti kınamalı zulme ses çıkarmalı Kudüs için çalışan Filistinli dostlarının yalnız olmadığını göstermelidir. Gücünün yettiği nispette maddi destek seferberliklerine katılabilir olmazsa boykotlara destek verebilir zalime tepkisini bu yolla da uzaktan gösterebilir
Kudüs derdi olan müslüman Kudüs yürekli çocuklar yetiştirmelidir.

(Bu yazı Hucurat hareketi aksa halkaları kapsamında yapılmıştır.)

Meryem KADĞA



Yorum Yazın

Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.