Ya Vazgeçmeyi Fark Ettiyse
Yazar: Erkan KADĞA on 28 Mayıs 2021
Bir kese sarı sabaha
Bir kazan kahkaha alırdı cocuk
Bu ne az bir paha
Ne çok satın alındı mutluluk
Bir tarafta çocuk bir tarafta haz
Bu sadece bir oyun
Ne çok var gerçekte, ne de az
Yeter ki büyümeyin
Onlar hayat, biz beyin
Sakın cevap vermeyin
Sonra tek bir boyuttan, bölünür çok boyutluluk
Mutsuz olursunuz.
İşte keder, işte acı, hüzün, çığlık, çok çığlık.
Şefin seçimini duyuran çağırtmaçlar, çığlık çığlığa
Bir nefesi tartın, hava kurşundan daha ağır
Kamçı sesleri rüzgardan, ağaçlar, çığlık çığlığa
Yanakları kızarmış teneke sobanın, ateşi de yükselmiş
Üstünde mavi çinko bir çaydanlık sekeratta, öldü ölecek
Yanı başında fokurdayan bakır bakraçlar çığlık çığlığa
Hiç gördünüz mü bilmiyorum topraktan sediri
Yanında ince nağmelerle inleyen bir sehpa
Ve o sehpa ile beraber varlığın her köşesini
Örtmüş ince işlemeli sayısız oya
Üstüne, üç güllü emaye sini
Ki kimi yerinden artık silinmiş boya
İnce belli bir bardağı alır besmele
İspanyol paçalı o adamın eliyle
Ve narları kucaklamış yanındaki kamış sele
Ama adam sedirde oturmuyor
O hep bir ayakta bekleyen
Tahtası eski
Ama tahtasından daha eski
Toprak bir pencerenin kenarında
Karşısında tüm fısıltılara kulak kabartan
Sırt üstü uzanmış gri yamaçlar çığlık çığlığa
Ayakta duruyor yalnız, ama ağlamıyor
Yalnızca, yalnız yalnız, yağmur taneleri kayıyor
Az aralık pencerenin camından aşağıya, yavaş yavaş
Tam karşıda duruyor
Her fısıltıyı, yüzüne karşı iade eden, derin vadi
Ve o vadiye kazılmış tüm sarnıçlar, çığlık çığlığa
Aksine, kalın bir melodiyle eşlik etmiyor bunlara radyo
Yani her şey hazır, yine de şarkılar sustuysa
Mutlu etmiyordur göçmen kuşlar
Mutsuz etmiyordur kuru kışlar
Bir türlü bir yerde karar kılmadıysa gözler
Hem de arşında asılı duruyorken
İri pazulu bir ahşabı tutturan paslı bir koca perçin
Sanki bilerek noktalanmış
Dalıp dalıp orda kalmak için
Tok bir tokmak sonrası bir kanadı da açmışlar
Ama belki de artık vazgeçmiştir bakışlar
Ait olacak bir yer aramaktan
Güneşe sırtını dönmüşse açık bir Nemrut şafağında
Ya kendi kurguladığı dünyalarda bile sıradan olmuştur
Ya da artık, kurgulanan her hayata boşalmıştır midesi
Üstüne komik derecede ciddiyet içinde ise zaman
Derin bir dalgınlığın dibinde
Entübe edilmiş, yani artık komadaysa doğa
Muhtemelen, bütün fırtınalara rağmen
Tek bir yaprağını bile kımıldatamıyordur heyecanın
Çoğunlukla yetersizliktendir durgunluk
Dalgınlık ise çaresizlikten
Yine muhtemelen tam orada
En son istek olan “bilmemeyi” bulmuştur
“Çünkü küçük bir hayal için bile
Üst üste, en az altı hamle hayat lazım” diyorsa
Geri kalan herşey için “farketmezle”” dolmuştur
Her şeyini kaybettiği halde, hala devam ediyorsa
Çoktan seçmeli bir mantıksızlık içinde
Onun için en mantıklı olan o olmuştur
Evet, işte keder, işte acı, hüzün, çığlık, çok çığlık
Ama ya artık
Mutsuz olmaktan bile
“Vazgeçtiyse” bir yürek
Yoksa, inanılmaz değil
İlk andan beri sisteme kesilmiş diye bu dikişsiz biçim
Oysa, onca tecrübe ama hala bir kaç hamle
Keşke olsa, ama dayanılmaz gibi de değil
Çabadan daha önce geliyor diye seçim
Yenileneceğiz biliyorum
Çünkü, tek hamle var her şeye
Ve son hamle her zaman hayatın, bitirmek için
Zaten değişenleri oldu ama gelişen bir şey de olmadı tarih
Sadece arasıra, her ton bam teline çarpacak kadar güçlüydü ritim
Aslında mutsuzluk da iyiydi
Kan pompalardı hayatın, kusurlu bir üçgen olan umuduna
Evet, işte keder, işte acı, hüzün, çığlık, çok çığlık
Ama ya artık
Mutsuz olmaktan bile
Vazgeçmeyi, “fark ettiyse” bir yürek
Erkan KADĞA. (26.05.2021)
Yorum Yazın
Not: Yorumlar denetimden geçmektedir.