Diriliş Fikrinin Mimarı: Sezai Karakoç

Yazar: Tarih: 16 Kasım 2022

Şair o büyük ağıtçı geldi dünyamıza

Günlerce gecelerce ağlattı bizi

İrili ufaklı ölenlerimizin ardından

Öldü ve kendi ağıdını yazmadan gitti.”

        16 Kasım 2021 Salı günü 88 yaşında, ebediyete intikal eden Sezai Karakoç; takipçilerine şiir, hikâye, hatıra, düşün ve edebiyat yazılarından oluşan bir külliyat ile bir medeniyet mefkûresi ve diriliş fikrini miras olarak bıraktı. Neredeyse bir asra tekabül eden hayatı, inandığı gibi yaşamış, yaşadığı gibi de inanmış bir dava adamının portresidir. O bir derviş gibi bir hayat sürmeyi bilinçle tercih etmiş; para, pul, şöhret, mevki, makam sahibi olmak gibi her insanı raydan çıkarabilecek imkân ve fırsatları elinin tersiyle reddetmeyi bilmiştir. Ece Ayhan’ın bu konudaki mükemmel tespitiyle Sezai Karakoç: “Mülkiyetsiz üç Mülkiyeliden biridir”.

Devamı…

İçinde Çöl Saklamak Kolaydı. O Çölde Bir de Gonca Besleyen Vardı

Yazar: Tarih: 5 Kasım 2022

her gece mutlaka bir yangın vardı

gök, içinde göz saklayan bir çöl saklardı

her gece mutlaka bir yangın vardı

güneşe sürünmüşse gonca

renkler soluk 

soluk koyu olunca

kirpiği gözüne batan ışık dökülür 

titrer gözbebekleri ihtiyar soğukta

pörsümüş ruhun ipliği sökülür 

ama yapraklar bile açılmamış 

daha için için, alev alev

işte orada kavruk yanaklara damlar gök

her gece mutlaka bir yangın vardı

asla, toprağın renginden arınamaz kök

ve içerdeki çöl gonca sulardı, yangınla

Devamı…

Utanç Günlüğü

Yazar: Tarih: 3 Kasım 2022

Kar değil beyaz bir gecedir üstüme örttüğün

Bir karanlığın kararlılığı ile ortasındayım beyazlığın

Soluksuz yüzünle dolu gözlerim

Soğuk ve aydınlık ellerinle

Kar değil beyaz bir kelimedir üstüme örttüğün

Usanç duyguların utançla dolu günleri var ömrümün

Günübirlik anlayışsızlıklarım

Aymazlığı ellerim senden kelimelerden kalma

Sen utanç günlüğümün yüz akı

Kar değil temiz nefesinin aydınlığıdır üstüme örttüğün

Devamı…

Cezaevi Notları (2)

Yazar: Tarih: 1 Kasım 2022

Çaycı, getir İlaç kokulu çaydan!

Dakika düşelim, senelik paydan!

Zindanda dakika farksızdır aydan.

Karıştır çayını, zaman erisin;

Köpük köpük, duman duman erisin.”

(Necip Fazıl Kısakürek, Zindandan Mehmet’e Mektup)

Cezaevinde mahkûm olarak yaşamak zorunda kalan kişi, kendisini sosyal ve psikolojik anlamda derinden sarsabilecek pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bir mahkûm her şeyden önce sahip olduğu en önemli varlığı özgürlüğü elinden alınmıştır. Ait olduğu, içinde yetiştiği, sevincini ve hüznünü paylaştığı, maddi ve manevi desteğini aldığı aile ortamından ayrılmıştır. Ailesi, dostları, arkadaşları ve diğer sevdikleri ile kendisinin arasına artık aşılamaz duvarlar girmiştir. Aldığı cezanın süresine göre ya işini kaybetmiştir, ya da kaybetmekle karşı karşıyadır. Kurulu düzeni bozulmuştur onun. Eğer evli bir erkekse, bakmakla yükümlü olduğu, kendisinin sevgi ve ilgisine muhtaç olan eşi ve çocuklarına karşı görevlerini yerine getirememenin verdiği derin ıstırapla yaşamaktadır. Eşinin ve çocuklarının bakımsız, korumasız ve sahipsiz kalmasının kendisine verdiği acıyı sinesinde hissetmektedir. Suçlu birey, şayet evli ve çocuklu bir kadınsa, belki de yuvasının dağılması ve yavrularının perişan olması artık kaçınılmaz olmuştur.

Devamı…

Sürü ve Çoban

Yazar: Tarih: 28 Ekim 2022

              Koyunlarını sabah erkenden köyden çıkarmış otlatmaya götürüyordu. Sürü önde, kendisi ardınca yürüyor, onları en güzel otlaklara götürmeye ve otlatmaya çalışıyordu.

             Sürü önden kendisi arkalarından yürüyordu. Sürünün derdi daha fazla otlanmak ve karnını olabildiğince şişirmek iken, çobanın derdi bambaşka bir şeydi. “Süt ve yüne katkıda bulunmak” koyunların hayallerinden değilken, “Allah rızası” ve “hayvanların maslahatı” ise çobanın derdi değildi.

            Herkesin kendince bir çıkarı vardı ve çıkar yolu, iki tarafında yoluydu. Ne koyunlar çoban olmak isterdi ne de çoban koyunlaşmayı! 

Her sabah erkenden başlardı bu koşuşturma ve akşamla birlikte biterdi. Çoban sürüyü hep arkadan takip eder onları akşam ağıllarına teslim ederdi. Koyunların imamı arkada imamlık yapmak zorundaydı ve cemaatiyse önde sıralanmak zorundaydı. 

Devamı…

Baharsın Gel

Yazar: Tarih: 26 Ekim 2022

Sorma bana sevdan’dan

Kaç kez öldüğümü

Kaç kez yandığımı sevdam’dan.

Sorma yaramı,

Sarmayacaksan eğer,

Sorma çaremi

Gelmeyeceksen eğer.

Kim anlar ki beni

Kim yakar ki ateşinde.

Ateşin ki köz,

Ateşin ki söz içimde.

Yanan yok benden başka,

Duyan yok.

Gel artık ne olur,

Sen yoksan, gayrısında gözüm yok.

Etme beni böyle Mecnun,

Böyle Mem.

Zin’imsin gel, Zin’imsen gel.

Devamı…

Kavga Etmek İçin Kaç Kişi Lazım?

Yazar: Tarih: 18 Ekim 2022

karşımdaki göz, hele bir gel, hele bir gel!

çünkü seni seviyorum

çünkü bu yorgun yol seninle güzel

çok yoruldu konuşmaktan

kendi penceresinin kenarında dinlenen göz

Devamı…

Tesellisiz Ruh

Yazar: Tarih: 3 Ekim 2022

Ruhum kitaplar arasında kurutulmuştur

tesellisiz karanlıklar karalamalıklar

ruhum tesellisini bir kitabın içinde unutmuştur

hatıralar dönüşünce çizgisiz kağıtlara

bütün sayfaları ömrümün sona doğru bir nefeslik uçuştur

içimdeki hapis ruhu ararken, dışımda

ölümün özgür kanatlarını ruhum,

içimden çıkmakta bulmuştur.

Devamı…

Gül Yetiştiren Adam

Yazar: Tarih: 26 Eylül 2022

                Rasim Özdenören, elli yıllık sanat hayatında pek çok edebi türde eser verir; deneme, öykü, düşünce ve sanat yazıları, eleştiri gibi alanlarda kalem oynatır ancak öykücü olarak anılmayı tercih eder. Edebiyat ve sanat dünyasında tanınmasını sağlayan eserlerinden biri de bilinen tek romanı olan Gül Yetiştiren Adam’dır. 1979’da yayımlanan bu romanın dışında 1973 yılında yazmaya başladığı yarım kalmış bir romanı daha vardır: Kefaret . Şırnak’ta askerlik yaparken tanık olduğu bir olaydan esinlenerek yazmaya başladığı bu roman müsveddesi, bir taşınma sırasında kaybolur, sonra bulunursa da bu romanı tamamlamak nasip olmaz. Gül Yetiştiren Adam , bugüne değin pek çok incelemenin konusu olmuş, hakkında pek çok yazı yazılmıştır. Kırk küsur yıl önce yazılan bu eserin özellikle genç okuyucuya ulaşmasının önemli olduğuna; romanda ele alınan konuların güncelliğini koruduğuna ve üzerinde konuşulmaya, yeni değerlendirmeler yapmaya ihtiyaç duyulduğuna inanıyorum.

Devamı…

İç Çek-emey-iş

Yazar: Tarih: 14 Eylül 2022

Düşününce insan, kayıplarından bir kazanım elde edebileceği sonucuna varabiliyor bazen. Nerden kaybettiysen ordan başla diye bir iç ses, motivasyon, kendini yeni bir başlangıca adamak için ilk adım…

Yine de yaş aldıkça insan veya yaşadıkça her kaybedilen şeyin ne kadar da büyük olduğunu sık sık geriye dönen gözleriyle kendine hatırlatmaktan geri duramaz. Öyle ki önündeki bütün kazancı deryada katre bile kalmaz gözlerinde… Oysa damla damla kaybettiklerinin dönüştüğü denizin ucu bucağı yok gibi görünür.

Devamı…