Asosyal

Yazar: Tarih: 5 Mart 2021

dili damağı kurudu akşamın, çığlığı çırılçıplak

sımsıkı kapadığı tepenin dudakları köpüklü

boyutsuz suskunlukta ufuksuz olurdu bakmak

teğet geçer olanları

kadife bir kumaşla aynı akşamların üstünü örterdi

yalnızlığın seyrek ve beyaz saçlarını okşardı

çünkü o bir asosyaldi.

sisli gördüğü her hudutun kenarında

uzağın akşamına dalardı

olduğu gibi olan her şeyden kusardı.

Devamı…

Sol’a Kayan Kürtlere Mektup

Yazar: Tarih: 25 Şubat 2021

Gel artık kimse bize zayıf tarafımızdan şeytan gibi sokulup yanaşmasın ve artık kimse bizi kandırmasın.
Kürt sorunu deyip bizi sorun haline getirerek coğrafyamızı emperyalizmin sofrasına dönüştürmesin ve haçlıları başımıza biriktirip üşüştürmesin.
Kimse evlatlarımızı emperyalizme sosyalizm kılıfı altında kurban etmesin.
Evet; zülüm var dediler ama bize zulmettiler, evlatlarımızı bizden çalıp dağlara çaldılar. Marksizmle zehirleyip sonra da kin ile nefret ile doldurup kardeşi kardeşe kırdırıp katlettiler veya ihanet etti diye infaz ettiler.
İşgal var dediler sonra yavaş yavaş zihinlerimiz, evlerimizi, mahalle ve köylerimizi işgal ettiler. Yol kestiler, kaçırdılar, esir ettiler yetmedi taciz tecavüz ve talan ettiler.

Devamı…

Belki De Gitmeli Artık

Yazar: Tarih: 24 Şubat 2021

bütün bir günün boyunda, durmadan hiç bir yere yürüdüler akşama hep dönenler
etraflarında cırlarken zaman
sonra varoş yıldızlar mahallesinde
sızmış, dizboyu bir gecenin koyundaki düşlerinde yüzdüler
görenin görmeyenle eşit olduğu zifiri boşlukta.
oyyy herşey çok yok
şimdi ben;
şuraya bodur birkaç dizi dağ bıraksam mesela
gerisi sarı siyah bir ova olacaktır zaten
aşağıda su ve en yukarının altında da
bir kaç taş, esmer toprak ve iki çift ayak izi
bir avuç daha yıldız serpsem mi gökyüzüne
ne artırır ne eksiltir, boşver
zaten çoğaltamaz hiçbir çok, sonsuzluğu.

Devamı…

Sıkıcı

Yazar: Tarih: 11 Şubat 2021

güzellik gözlerin selası

balkonum da güzel bu ara

selam veriyorum komşum çınara 

yerde kalmasın diye

gözümü Aleykümselam’la hep açıyorum

annem beni çağırıyor

ben ise uçamıyorum

Devamı…

Esmer Ekmek

Yazar: Tarih: 6 Ağustos 2020

Biliyorum işte, yani falan filan olacak

O şair bugün fahişelerden söz açmadı.

Ha açtı ha açacak.

Sonra zaten her sokak başında olduğu gibi,

Duvara yaslamış bir kadın,

Yavaşça rüzgara saçlarını saçacak!

Hışırtısız…


Devamı…

Unutulan Sünnetler

Yazar: Tarih: 6 Ağustos 2020

            Kimi sitelerde “unutulan sünnetler” yani peygamberimizin uygulamaları adıyla madde madde bazı şeyler paylaşılır. Tırnak kesmekten, su içmekten, tuvalete gitmeye, kıyafetten, sofrada sirke bulundurmaktan, göze sürme çekmeye, saça zeytinyağı sürmekten, ayakkabı giymeye kadar onlarca madde zikredilir. Görüldügü üzere bunların hiçbiri toplumsal hayatı, barışı, adaleti, huzuru, güveni ilgilendirmeyen kişisel tercih meselesi olan konulardır.

Devamı…

Hayat Bir Helvadır!

Yazar: Tarih: 29 Haziran 2020

       Hayat bir helvadır dese birisi garipserdim bir zamanlar. Oysa şimdi onun bir helva olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Hz Ömer’in hayatını her okuduğumda onun en çok güldüğü konuya takılırdı aklım.

Devamı…

Bir Meltem

Yazar: Tarih: 21 Haziran 2020

        Bir matemin meltemlerinde kaldı yapraklarım bu son bahar. Çığlıkların kucağındaki yapraklarımın seyru temaşasındayım ki heyhat! Hangi açıdan, hangi yönden estiğini kestiremeyecek derecede kendimden, kentimden uzaktayım ve şelale sesi gibi dinmeden yükselen çığlıklar ki yine heyhat! Bütün çıldırtan bulutlaşmış zulümlerin ardından nasıl da normal seyrinde riyakârca sürebiliyor, sürünebiliyor hayat!

Devamı…

Cennetten Çok Uzakta

Yazar: Tarih: 12 Haziran 2020

Oldum olası kendimi bir yere ait hissedemedim. Ama şunu iyi ki biliyorum: içine doğduğum şu ‘dünya’ dediğimiz yer pek de iyi bir yer değil. Kendini arayarak yaşayan –yaşamaya çalışan- köksüz, oradan oraya savrulan yapraklara dönmüş vaziyetteyiz. Çünkü nerede olduğumuzu bilmiyoruz –bulanlar ancak arayanlardır.- Kimine göre zevk-ü sefa yapma yeri, kimine göre bir amaç edinip o amaç için savaşma yeri kimine göreyse ‘işte geldik gidiyoruz’un telaşesi… 

Devamı…

Yabancılaşma Temayülü

Yazar: Tarih: 10 Haziran 2020

“Dünyanın genelinde son yıllarda yapılan bir kamu araştırmasına göre dünya nüfusu giderek tanrı inancını yitiriyor. On yıl önce dünyanın yüzde yetmiş beşi kendini dindar olarak tanımlarken bugün bu oran yüzde altmışın altına düşmüş durumda.” Diye başlayan bir yazı gördüm gazetede. Dünyevileşmek –sekülerizm- dediğimiz bu mefhumun azizliğine uğramayan kalmıyor. Tabii ilk sırayı içinde ‘en’ cevherini barındıran eşref-ül mahlukat çekiyor. En cevherini ifsada uğratarak bu dünyevileşmek belasını başlatıp ivme kazandırırken  en çok da kendi başını yiyor. Çevre desteğiyle birlikte içinde büyüttüğü yıkım dalgası kendini krize sürüklerken ötekiyle de bozuk bir ilişki tesis etmesine sebep oluyor. Görünen o ki dünyevileşmenin bizden götürdüklerinin başında tefekkür geliyor. Çağımızın bu külli şeytanı düşünce mahremiyetimize tecavüz ederek başlıyor bu işe. Fikriyatımızın muhtevasını kendi tasarrufuna aldıktan sonra, düşünme –düşünebilme- hürlüğümüze de el uzatıyor müstehcen bir şekilde. Akıl bir süreliğine de olsa tefekkür yetisini yerine getiremez olunca da nihayetinde o ve ona dair tüm melekelerimiz gayri ihtiyari elimizden gidiyor. İbn Haldun’un dediği gibi ‘İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine bir şey atmazsanız kendi kendini öğütmeye başlar.’ Peki ne zaman başlıyor bu düşünmeme süreci? Sadece anı düşünerek yaşadığımızda. Anın sonrasını, yarınını, hayatın tamamını ve de hayatın sonrasını düşünmeyerek… Hayat üzerine üretilen bir misyon olmadığından hayat sonrası veyahut hayat öncesiyle  zaten alakadar olmuyoruz. Etrafta gördüğümüz akıl –dolayısıyla taakkul-, fikir –dolayısıyla tefekkür- sahibi olması gereken insanlar yaşama amacını kaybetmiş, onları insan yapan melekelerinden bihaber varlıklara dönüşmüş vaziyetteler. Hayat ağacına fıtrat gereği tutunmayan, rüzgarın estiği yöne savrulan varlıklara… 

Devamı…